THI MATHI PESTUS MATHIUS NEXUS LOOKENT

THI MATHI PESTUS MATHIUS NEXUS LOOKENT

17 Ocak 2012 Salı

Elhamdülillah Satanistim

Yazının başlığı için daha farklı alternatiflerim de vardı… Mesela “Namuslu Orospu” ya da “Antimilitarist General”, “Muhafazakâr Liberal”, "Kör Ressam”, “Akıllı Sarışın”, “İktidarsız Jigolo” da olabilirdi… Ben Elhamdülillah Satanistim’i seçtim. Oksimoron kavramlar ve paradokslarla uğraşıp duruyorum yıllardır. Oksimoron tamlama, paradoks ise bunun cümleye dönüşmüş hali… Bense başlıkta bunun ironisini yaptım.

Oksimoron birleşik bir kelimedir. Keskin aptallık anlamına gelir. Tamlayanla tamlanan arasında imkânsızlık barındırır. Mesela Alman Mizahı ya da Alman Modası böyle bir şeydir… Ya da İngiliz Mutfağı… Fish & Chips ve birkaç fırın yemeğinden başka bir mutfak kültürü olmayan İngilizlerin hangi mutfak kültüründen söz edebilirsiniz ki…

Kavramların içinin hızla boşaltılıp, yeniden anlamlandırıldığı ülkemizdeyse oksimoronluğun kapsadığı tezatlar pek çok kişi tarafından kavranılamaz ve hayatın bir parçası olarak algılanır. Turgut Özal’ın üfürdüğü, şimdilerdeyse de AKP’nin sahiplenmeye çalıştığı milliyetçi, muhafazakâr, liberal ve sosyal demokrat 4 eğilimin tek bir çatı altında buluşması böyle bir şeydir. Çikolata soslu, zeytinyağlı, deniz mahsüllü çiğ köfte yer misiniz ?... Ben onu da yemedim, bunu da yemem...

Tıpkı bu ülkede kıyafet kanununu da çıkartan Atatürk’ün kurduğu CHP’nin eski genel başkanının açılım kisvesi altında çarşaflı kadınları parti üyesi yapmasının ve halen yürürlükte olan bu kanuna aykırı hareket edenleri legalleştirmesinin ya da barış için savaştıklarını söyleyen antimilitarist generallerin toplumu ikna çabalarının oksimoronluk olduğu gibi...

Oksimoron tamlamalar paradoksları da oluşturabilir. Mesela yukarıda sözünü ettiğim "Namuslu Orospu"nun içine düştüğü paradoksu gazetede okudum.

ABD'nin San Diego Kenti'nde yaşayan Natalie Dylan (22), yüksek lisans yapmak için bekaretini internette açık artırmaya çıkardı. Açık artırmaya bugüne kadar 10 bin erkek katıldı ve Dylan'a bir gecelik aşk için yapılan teklif, 3.7 milyon dolara yükseldi. Kendisine teklif yapan erkekler arasında kaba ve iğrenç tipler bulunduğu gibi, çok sayıda centilmen zengin işadamlarının da olduğunu belirtti. Dylan, "Benimle kalıcı bir ilişki isteyenler gelmesin çünkü bu sadece bir gece için" dedi...

Kalıcı bir ilişki istemediğine, sadece bir geceyle sınırlandırdığına ve yüksek lisans bedeli parayla ödendiğine göre, nezaket parametresinin neden değerlendirilmeye alındığı, en yüksek bedeli ödeyen kişinin kaba olması durumunda açık artırmayı iptal edip etmeyeceği, en yüksek "yüksek lisans" bedelinin 200-300 bin doları asla geçmeyeceği düşünülürse, 3,7 milyon dolarlık teklifi neden az bulduğu ve gerçek amacının sadece yüksek lisans olup olmadığı konusunda belli ki Natalie'nin kafası çok karışık.. Hadi diyelim ki, bir gece için 3,7 milyon doların üzerinde verecek olan hem zengin, hem yakışıklı, hem de süzme salak bir erkek ortaya çıkıp, üstelik bir de evlenme teklif ederse bunu reddedecek kadar prensiplerine bağlıysa neden bekaretini satılığa çıkardığını inanın kendisi de bilmiyordur. 

İffet simgesi sayılan ve yıllarca korunan bekaretini internette satışa çıkarmak ve bunun sadece bir gecelik olduğunu, o geceden sonra eski iffetli yaşamına geri döneceğini ifade etmek, bana göre çok çarpıcı bir paradoks örneğidir. Tıpkı daha önceki sevgilileriyle anal ve oral seks yapmış ama beyaz gelinliğinin üzerine kırmızı kuşak bağlayarak kocasına bakire olarak gitmiş "namuslu" genç kızlarımızın paradoksu gibi...

Etimolojik olarak baktığınızda Yunanca'da "Para" karşı, "Doxus" ise düşünce anlamına geliyor. Herkesin kafa yorduğu en bilinen iki paradoks ise "Herşeyi yaratan bir şey varsa, tanrıyı kim yaratmış" ya da "Yumurta mı tavuktan çıkmış, yoksa tavuk mu yumurtadan" kısır döngüleridir. 

Paradokslar beyin jimnastiği ya da mizahın önemli unsurlardır. "Bir daha kumar oynamayacağıma bahse girerim" paradoksu mizah, Bir Giritli adamın, "Bütün Giritliler yalan söyler" deyişi ise gerçek bir beyin jimnastiğidir. Eğer bütün Giritliler yalan soylüyorsa, bu adam da Giritli olduğu için söylediği yalandır, demek ki bütün Giritliler yalancı değildir ya da söylediği doğruysa, kendisi de Giritli olduğu için söylediği önerme doğru değildir.

İçinden hiç çıkılamayacak bir başka karmaşık paradoks örneğiyse Ergenekon'dur. Başsavcı ile mahkum ettirdiği kişi de aynı örgütün üyesiyse, bu örgüt nasıl bir örgüttür. Aynı örgüte mensup iki kişi birbirinin hasmı durumundaysa, buna örgüt denilebilir mi?... Örgütün içinde fraksiyonlar oluşmuşsa. neden tek bir örgüt adı kullanılmaktadır?.. 12 Eylül öncesinde üniversitede olay bastırmaya gitmiş polislerin Pol-Der ve Pol-Bir mensupları olarak ikiye bölünüp, birbirlerine ateş etmeleri örneğinde olduğu gibi, bu örgütün içinde de Erg- Bir ve Erg-Der mi oluşmuştur?..

İhtilal yapmak için örgüt kuran akil adamlar topluluğu, ihtilalde kullanacakları silahları gizlemek ve yerinden çıkarmak için ekskavatör kullanır mı sorusu ise bu karmaşık paradoksu iyice kaotik hale getirmektedir. Bu silahların örgüt yönetimi tarafından kolay ulaşılır bir depo yerine toprak altında saklanılması kararlaştırıldıysa, yöneticiler ne kadar akildir ya da komplocular tarafından oraya gizlice gömüldüyse, elinde dedektörle toprak altında define aramaya teşne olan halkımızın toprak altındaki ihtilal gömülerini daha inandırıcı bulacağını düşünen komplocu zeka ne kadar zekidir tartışmalarını da beraberinde getirir. Tıpkı suçlu olduğu ispat edilemeyen herkesin masum olduğu, varolduğu söylenen suç hala iddianamelerde yer almıyorsa, yani suç belirgin değilse, masum olması gereken insanların aylardır hapiste bulunmaması gerektiği gibi...

İyisi mi, siz buna hiç kafa yormayın.. Zaten yormamanız da isteniyor.. Siz sadece "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan" paradoksuyla ilgilenin yeter... Bunun yanıtına daha kolay ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder